
Samanlıkta Şifa Arayan Leyla
- Beyza Toklu
- 12 Nis 2022
- 1 dakikada okunur
Gizlemeye çalışıyorum. Nasıl olur da güçlü olmak zorundasın hissi bir insanı bu kadar güçsüzleştirebilir? Organlarım, uzuvlarım bir bir iflas ediyor. Kalbim, hızlı atmaktan başka yaptığı bir iş yok. Ellerim, her geçen gün daha çok titriyor. Gözlerime buğu düşmüş, hiçbir şey net değil. Küçükken düştüğümüzde, yaralandığımızda annelerimiz "Öpeyim, geçsin." derlerdi. Belki geçer diye çok öpüyorum, geçmedikçe çok ölüyorum. Bir asam olsun istiyorum, üç kere çevireyim, sihirli birkaç sözcük söyleyeyim ve başka bir gezegende uyanalım istiyorum. Hiç uyumadığımız, hiç savunnmasız kalmadığımız bir gezegen. Çaresizlik ütopyası koydum adını. İyileştiğimiz bir ütopya, ölmediğimiz...
Hayallerden uzaklaşıp gerçekliğe düşüyorum bir süre sonra. Bir yanım hep umutlu, diğer yanım da umutsuz değil düşünmediği sürece. Düşünmemek, savunmasızlık gibi geliyor bana. Bir okyanustasın, gittikçe derine doğru iniyorsun ve nefes alabilmek için uğraşıyorsun. Oksijene ulaşmak için çırpınıyorsun. Çabaladığın sürece hayattasın, bıraktığın an su ciğerlerine doluyor da doluyor... Düşünmemek de böyle bir şey işte, ciğerlerine suyun dolmasına izin vermek gibi.
Şimdilerde ise hiçbir şey iyiye gitmiyor, çabalarımız hep boşa. Tırnaklarımızla kazıyarak tünel açmışız da tünelin diğer ucu hapishane müdürünün odasına çıkmış gibi bir his bu, çamura bata çıka yollar aşmışız da aslında çıkmaz sokaktaymışız gibi. Sokağın sonuna geldiğimizde birbirimize sarılıp ağlıyoruz. Bu kaçıncı sokak, kaçıncı tünel? Bıraktık artık saymayı. Ama ben biliyorum. Gözlerine baktığımda, göğsüme yatırdığımda biliyorum. Umut her zaman var. Lakin nerede, ne zaman? Bilmiyorum. Samanlıkta şifa arayan bir Leylayım ben, orada bir yerlerde ama bulmak neredeyse imkansız...
Yorumlar